PANİK ATAK

Panik kelimesi Yunan mitolojisindeki yalnız yaşayan, üzgün olduğu zamanlarda bir mağaraya kapanan, rahatsız edildiğinde çığlıklar atarak korkutan bir Tanrı’nın ismi olan “Pan”’dan gelmektedir. İsmin hikayesi ile panik atak durumu elbette tesadüf değildir. Panik atak tam da böyle bir şeydir. Bilinç seviyesinde veya bilinç dışında kişinin üzüldüğünde-stresli yaşam deneyimlerinde bedeninin çığlıklar atması ve korkmasıdır.

Panik atak çok sık rastlanan bir kaygı durumudur. Belirtilerin şekli ve şiddeti kişiden kişiye göre değişmektedir. Önce panik atak belirtilerine bakalım:

  1. Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama ya da kalp hızında artma olması
  2. Terleme
  3. Titreme ya da sarsılma
  4. Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma duyumları
  5. Soluğun kesilmesi
  6. Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi
  7. Bulantı ya da karın ağrısı
  8. Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma
  9. Kontrolü laybedeceği ya da çıldıracağı korkusu
  10. Ölüm korkusu
  11. Uyuşma veya karıncalanma

 

  1. Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları

 

Panik atak dayanılması zor belirtileri içinde barındırır. Kişi sürekli olarak bu belirtilerin ortaya çıkacağı korkusunu yaşar ve bu sebeple özellikle ilk belirtiyi yaşadığı durumlardan ve ortamlardan kaçınır.

Panik atak belirtileri Tanrı Pan’in üzüldüğünde çığlık attığı çığlıkların bedende karşılık bulmasıdır. Deneyimlenmesi zor olan bu belirtiler kişinin yaşadığı deneyimleri duymaması-fark etmemesi sonucunda bedeninin dile gelmesidir aslında. Bizler yaşadığımız şeylerin hemen ortadan kalması için çaba gösterir-doktor doktor gezer-bir sürü psikoloğa gider-farklı terapiler-ilaçlar deneriz. Bedenimizin çığlığına kulak vermeyiz. Bedenimiz ne oluyor da bu şekilde zangır zangır, bizi korkudan öldürürcesine bağırıyor. Bugün yanınızda biri bağırmaya-ağlamaya başladığında ona nasıl tepki verirsiniz? Sus-kes sesini mi dersiniz? Neler oluyor? İyi misin diye sorar mısınız? Peki ya bedenimize? Bedenimizin bu çaresizce çığlıklarına soruyor muyuz? Sana-dolayısıyla bana ne oluyor? Diye.

Panik atak gibi belirtilerin ortaya çıkmasının en yaygın sebeplerinden biri “kişinin kendi duygularının farkında olmamasıdır.” Sadece yaşayan, duyguları üzerine düşünmeyen bireyler dolayısıyla bunları ifade de edemezler. Sonsuz bir enerji ve duygu birikimi kişinin bedeninde sıkışıp kalır. Üzüldüğümüzde-korktuğumuzda bunun üzerine düşünmek yerine bu duyguların hemen geçmesini diler ve onları bastırırız. İfade etmemiz bile ya öfkeyle olur ya da dilimizden dışarıya çıkmaz. Olumsuz duyguların deneyimlenmesi zordur ve özellikle panik atak durumu yaşayan bireyler için korkunçtur. Bu duyguları deneyimlemekten sürekli kaçarlar.

Panik atak yaşayan bireylerde en çok görünün duygulardan biri de “suçluluk” hissidir. Bilinçli veya bilinçsiz şekilde olaylara-yaşantılara-kişilere karşı yoğun olarak suçluluk hissederler.

Suçluluk hissi kişinin fark edilip-anlamlandırılmadığında kişinin bedenine-yaşamına büyük darbe vuran hislerden biridir. Suçluluk aslında içe dönmüş öfkedir. Kişiyi gittikçe depresif ve değersiz hissettirir. Kişinin kendi dışında gelişen olaylardan bile kendisini suçlamasına, yeryüzündeki bütün olumsuz şeylerin onunla ilgili olduğunu hissetmesine sebep olur. Bu kişiler hayattan zevk almak konusunda çok zorlanırlar. İyi şeyleri hiç üzerlerine almazlar, kötü olan her şey ise benliklerine yapışıp kalır.

Özet olarak panik atak; kişinin kendini duymaması, olumsuz duyguları yaşamaktan kaçması, yaşadıkları üzerinde bir anlam bulunmaması ve bedenin çığlıklar atması halidir. Amacımız bedeninin çığlıklarına kulak vermek ve onu dinlemektir. Duyulan beden ne ağrır, ne acır ne de panik atak geçirir.

 

 

 

PANİK ATAK SÜRECİNDE NELER YAPALIM?

Panik atak belirtilerinin tekrar gelmesi-yaşanması korkusu bireyler için çok büyük bir kaygı kaynağıdır. Bazı kişilerde bu belirtiler tekrar eder, bazılarında birkaç kez yaşanır ve ortadan kaybolur. Tekrar eden panik atak belirtilerinde bedenin sesini duymak önemlidir. Panik atak belirtileri asla “rastgele” olmaz. Belirtileri ortaya çıkartan “stres yaratan bir uyaran, tetikleyici bir şey” mutlaka vardır.

Belirtiler ortaya çıkınca dikkat etmemiz gereken şeyler;

  1. Bilinenin aksine o anda belirtileri yok etmek veya geçirmek için uğraşmayın. Şöyle düşünelim; şu anda size mavi bir fil düşünmeyin sakın! Dediğimde aklınıza hemen mavi bir fil gelecektir. Panik atak belirtilerini yok etmek de böyledir. Atak anında geçirmek için yaptığınız eylemler sizi ataklara hapseder. Atak anında gelen belirtilerinizin daha fazla içine girin. Örneğin; nefes alamıyormuş gibi hissettiğinizde derin derin nefes almaya çalışmak yerine, göğsünüz sıkışıyorsa o sıkışmaya odaklanın, başınız dönüyorsa baş dönmenize odaklanın. Yok etmeye çalışmayın. Belirtilere odaklanmak, bedeninizin sesini duymanızı sağlayacaktır. Sesi duyulan beden yavaş yavaş sesinin şiddetini kısmaya başlar.
  2. Panik atak asla “durup dururken” ortaya çıkmaz. Bir film-bir bakış, ses, koku vb. bir çok şey ruhsallık üzerinde tetikleyici olabilir. Panik atak geldiği anda veya belirtiler ortadan kalktığında üzerine düşünmek lazım. Tetikleyici ne oldu? Bu tetikleyici benim bedenimin neden çığlık atmasına neden oluyor?

İster panik atak, ister başka bedensel süreçler olsun. Bedenimizin neden tepki verdiğini bulmak hayatımızın için en büyük kazanım ve şifa olacaktır. Anılar ve rüyalar belirtilerin nedenleri hakkında çok önemli bilgiler verir.

Özetle panik atak belirtilerinden korkmak yerine onları kucaklamak, geldiğinde kendimiz hakkında önemli bilgiler edinmek için bedenimizin bize verdiği fırsatı değerlendirmek gerekir. Farkındalık en büyük şifadır.

 

Konuşma Başlat
Mesaj Gönder